Mimar Sinan ve Mihrimah Sultan

Osmanlı hanımları şüphesiz toplumun ihtiyacına binaen medrese, külliye, cami gibi halka hizmet eden birimler yaptırmışlardır. Mihrimah Sultan da böyle bir hayır yaptırmak istemiş ve Mimar Sinan’a, Üsküdar İskelesi’nin karşısına bir külliye inşa ettirmiştir. Üsküdar da bulunan bu Mihrimah Sultan Camii, 1548’de yapılmıştır ve Mimar Sinan’ın erken dönem eserlerindendir. Küçük ve az pencereli bu cami az ışık alması dolayısı ile Mihrimah Sultan’ı hoşnut etmemiştir.  Yıllar sonra Edirnekapı’da inşa ettiği cami de ise hiçbir camide kullanmadığı kadar çok pencere kullanmış ve caminin aydınlık bir çehreye bürünmesini sağlamıştır.

Mimar Sinan

Mimar Sinan

Bu Hikâye Nasıl Gelişti

İstanbul’un iki yakasını süsleyen bu camiler kitaplara konu olmuş ve yalan bir aşkın dilden dile dolanması çokta uzun bir zaman almamıştır. Kaynak gösterilmeden üretilen bu hikâyenin geçmişini biraz araştıracak olursanız böyle bir aşkın mümkün olamayacağını anlayacaksınız. Mimar Sinan o dönemin harem kuralları çerçevesin de padişahın kızını göremezdi ve söylendiği gibi Mihrimah Sultan’ın huzuruna çıkması mümkün olamazdı.

Mimar Sinan

Mimar Sinan

O dönemin sosyal, dini yapısına ve Mimar Sinan’ın kişiliğine bakacak olursak dinine, devletine düşkün bir Allah dostunun kendisinden 35 yaş küçük ve Rüstem Paşa ile evli bir padişah kızına bu gözle bakıp, şahsına ithafen böylesine bir aşk mimarisi sergilemesi imkânsızdır diye düşünmemek elde değil. Tarihin tozlu sayfalarında gizli kalmış bir aşk hikâyesi var mıdır gerçekten bilinmez, fakat Colum McCann’ın dediği gibi ‘’Tekrar edilen yalanlar zamanla tarih olabilir ama gerçek olamaz.’’

Yanıtla